22.12.12

Feride

Büyük kocaman bir aşkı vardı Feride'nin
Küçük odasına sığdırmış

Büyük kocaman umutları vardı Feride'nin,
Büyük binaların arasına saklamış.

Büyük kocaman yalnızlığı vardı Feride'nin
İstanbul'un kirli havasına karışmış.

Büyük kocaman yoksulluğu vardı Feride'nin,
Dolmuştaki hayatların arasına karışmış.

Büyük kocaman korkuları vardı Feride'nin,
Babasının bakışlarında gizli.

Büyük kocaman bir hayal kırıklığı oldu Feride'nin,
Çocukluk aşkının mürüvvetin de gizli.

Büyük koskocaman bir boşluğu oldu Feride'nin,
Çatıdan düşen kanadı kırık kuşta gizli.

Büyük kocaman ve bir daha iyileşmeyecek yaraları oldu Feride'nin,
Asfaltta ki kan izlerinde gizli.

http://www.yenimakale.com/feride.html

20.12.12

YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL.


Hz. Mevlananın en güzel sözlerinden biri: "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol". Belagat açısından olduğu kadar, anlam açısından ve insanın gururunu okşaması açısından da nadide sözlerden biri. Hz. Mevalananın bu sözlerini okuyunca nerdeyse hepimiz şu düşüncelere kapılıyoruz: "Evet insan olduğu gibi görünmeli. Ben de bundan sonra samimi olacak ve olduğum gibi görünmeye çalışacağım". Fakat sözde iki seçenek vardır:

1) Olduğun gibi görünmek

2) Göründüğün gibi olmak

Biz ise, hep 1-ci şıkka, yani, "olduğu gibi görünmek" şıkkına odaklanıyor ve onu daha olumlu buluyoruz. Fakat, bu tür iki seçenekten ibaret olan sözlerde seçeneklerden birisi olumlu, diğeri ise olumsuz bulunur. Örnek olarak, Başbakanın bir sözünü yazmak istiyorum. Başbakan, terör örgütü ve yardımcıları karşısında asla oyuna gelmeyeceklerini ifade etmiş ve şöyle demişti:

- Bizim ilkelerimiz var ve bu ilkelerimiz çerçevesinde yola çıktık. "YA ÖLECEĞİZ, YA OLACAĞIZ" dedik.

Başbakanın bu sözüne dikkat edersek burada da taraflardan birinin, yani "OLACAĞIZ" şıkkının olumlu, "ÖLECEĞİZ" şıkkının ise olumsuz olduğunu göre biliriz. Fakat bu tür sözlerde bir de gizli bir üçüncü seçenek bulunur ki, bu üçüncü seçenek önceki iki seçenekden çok daha olumsuz olduğu için söylenmez, fakat anlaşılır. Başbakanın sözlerine bu üçüncü seçeneği de ilave ederek yazarsak, şöyle olacak:

- Ya öleceğiz, ya olacağız, ama asla oyuna gelip boyun eğmeyeceğiz!.

Yani, burada asıl olunması gereken "OLACAĞIZ" şıkkıdır. "ÖLECEĞİZ" şıkkı ise "OLACAĞIZ" şıkkı mümkün olmadığında, kendinden daha olumsuz olan ve söylenmeyen üçüncü şıkka, yani " BOYUN EĞME" şıkkına tercih edilmek için söylenmiş. Aynen bunun gibi hz. Mevlananın sözünde de gizli bir üçüncü seçenek vardır ki, onu da ekleyecek olursak, şöyle olacak:

.YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL, AMA ASLA RİYAKARLIK YAPMA!.

Demek ki, ilk iki seçenekten birisi "RİYAKARLIK" seçeneğine tercih edilmek içindir. Burada önemli olan da zaten budur. Acaba, asıl olumlu seçenek hangi-sidir. "OLDUĞUN GİBİ GÖRÜNMEK Mİ", yoksa "GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OLMAK MI"?

Benim anladığım kadarıyla burada olumlu olan seçenek "GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OLMAK"-tır. Çünki, nefsimizde o kadar hastalıklar var ki, eğer yalancı bir "samimilik" adına, olduğumuz gibi görünmeye çalışsak, ortaya bir sürü çirkinlikler çıkar."OLDUĞUN GİBİ GÖRÜNMEK" şıkkı ise, "RİYAKARLIK" şıkkına tercih edilmek için konulmuş. Bediüzzaman hazretleri hz. Eyyub aleyhisselamın yakalandığı hastalıktan bahsederken konumuza uygun şu sözü söylemektedir:

- Eğer iç-dışa dış-içe bir çevrilsek, hz. Eyyubdan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz.

Demek ki, bize gereken nefsimizdeki kötülükleri "samimilik" adına dışa yansıtmak değil. Bize gereken "GÖRÜNDÜĞÜMÜZ" kadar iyi olmaya çalışmak, yani nefsimizi terbiye etmeye çalışmaktır. Çünki, çoğumuz toplum içinde iyi birisi gibi görünmeye çalışıyoruz, fakat nefsimiz dış görüntümüze uymamaktadır. İnsana gereken, terbiye olunmamış nefsinin çirkinliklerini sahte bir "samimi" olmak adına dışarıya yansıtmak değil. İnsana gereken iyi olmaya, iyi görünmeye, insanlarla iyi davranmaya çalışmak ve nefsini de iyiliğe alıştırarak tedavi etmektir


18.12.12

Giderken

Kocaman bir yer açtım
Toparlıyorum tüm dostluklarımı
Gider ayak temizledim duvarımı
Görülmesin yaşlandığım
Tarih eskidikçe bende güzelleşir
Uzaklaştıkça örtünürken kusurlar
Tek başıma gidiyorum
Herkes giderken benden
Yeni başlangıçlara heves etmeden
Zamandan değil yalnızlıktan eskidim
Korkum yol almaktan değil
Yolda bırakılmaktandır
Omuzuma yüklediğim tüm dostluklar
Kocamanlar gerçeğe sığdırılamayacak kadar

ece için

Gidiyorum işte zamana yenik
Eskidim artık,yamalı delik deşik
Sorgusuna takıldım gözaltı hapsinde
Hücrem dosluğun duvarına bitişik
Kokumu yatağına bıraktım
İstersen alırsın ya da hiç görmez
Nefretimi aldım gidiyorum
Ya kahrolursun ya da hiç görmez
Ecelin faydası olmadı korkularıma
Yanlızlığında boğacam tüm güzellikleri
Hep gidilirdi ya benden
Şimdi ben sürükleniyorum veda edip alışkanlıklarıma
Sen gene her gece yak ışıklarını
Her defasında bak pencerenden
Aynı gökyüzüne bakacağız yeniden
Kokunu içime çekerim yine,aramızda ki denizleri görmeden

17.12.12

Vicdan

Şahidim yoktu gece karanlığında
Kan bulaştı gömleğime
Suç işlendi sicilime
Vicdanımla yargılandım
Sen susarak git
Yanlızlığıma ver isyanımı
Hücremdeki soğuk yatağıma ver kokunu
Ne düşman belli ne dost burda
Korku dolu her köşe
Yalan yoktur her kez suçsuz
Ama inan olsun kimse inanmaz sana

15.12.12


Net değil yüzün hiç bir resimde

Yok ben ağladığım için

Ne sende ne resminde bir kusur yok

Başıma neler geldı senden sonra

Ne haber verdim ne de
sen sordun
Sen değilmiydin ne olusa olsun ara diyen
Ne olmadıki senden sonra
Olmadı arayamadım
Sende aramadım bulanıklaştı her şey
Senden sonra sen her şey yolundamı sanıyorsun
Sen öyle say
Yolsuzum yolumu bulamıyorum
Haberin yok bak işte onlarca sonbahar geçti
Yaz galdı ama hala yağmurlu gözlerim
Çek artık gözlerime astığın resmini
Sen isteseydin gelirdin
İsteseydin zaten hiç gitmezdin
Adını unuttum artık sayıklamıyorum
Sormuyorum artık sebebini

Cevabı yokki olamaz da
Gecemdin sen simsiyahımdım
Gizlimdin saklımdın yaramdın kabuksuz

Ahmet söylerken şarkısını arka mahallede

Dökerdim gözyaşlarımı denize
Yüzünü güldüremedigim anlar gördüm

Adını söylemem için vurmadılar ben adını duyunca vurulmuşum

Göz yaŞlarım düşmedi ben düştüm ateşe



6.12.12

Sonrası Yok





Burası neresi ne işim var burda?
Kim bu büyümemiş çocuklar?
Kaç saattir burdayım,
Niye hiç konuşmadılar?

Nasıl geldim buraya?
Offf başım ağrıyor
Yanağım acıyor... tabi ya
Tokat atmıştı bana

Öncesi uzun hikayeydi
Peki ya sonra?
Sehpayı hatırlıyorum
Köşesi sivriydi

Kitaplarım vardı ortalıkta
Bir de sehpada duran içki şişesi
Peki bu çocuklar neyin nesiydi?
Neden başları eğik karanlıkta?

Susmuş herkes suçlu gibi
Soğuk burası
Niye herkes yaralı?
Dilini yutmuş gibi

Bazı sesler duyuyorum
Annem mi o? ağlıyor mu?
Neden kıpırdayamıyorum?
Kim bu yanımdaki çocuklar?

Yoksa babamın tokadından sonra,
Öldüm mü?Soğuk burası çok soğuk
Uzun bir hikayeydi öncesi
Sanırım artık sonrası yok